YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA İŞÇİ ALACAKLARI BAKIMINDAN BELİRSİZ ALACAK DAVASI  VE ISLAH ZAMANAŞIMI PROBLEMİ

  AN UNESTIMABLE ACTION OF DEBT FOR THE CREDITS OF EMPLOYEE AND THE ISSUE OF AMENDMENT OF LAPSE OF TIME IN THE LIGHT OF SUPREME COURT DECISIONS

                                                                                                  Av.Süleyman TOPAK*                                                                       

   

  ÖZET

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, davacıların mağduriyetini önlemek amacıyla hukukumuzda yeni bir dava türü olarak “belirsiz alacak davası” düzenlenmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 107.maddeye göre, “belirsiz alacak ve tespit davası” başlığı altında “davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” hükmü talep sonucunun belirli olmadığı hallerde uygulanabilecektir. Çalışmamızda işçi alacakları ve tazminatları için belirsiz alacak davasının açılabilip açılamayacağı konusunu tartışacağız. Ayrıca işçi alacakları bakımından kısmi davaya da değineceğiz. Kısmi davaya karşı ileri sürülebilecek ıslah zamanaşımı itirazı üzerinde durulup, bu dava ve belirsiz alacak davası yönünden ıslaha karşı zamanaşımı itirazlarının geçerli olup olmadığı da yine çalışmamızda incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeler Kanunu, İşçi Alacakları, Belirsiz Alacak Davası, Kısmi Dava, Islah, Zamanaşımı

ABSTRACT

With the enactment of The Civil Procedure Law No. 6100,  “unestimable action of debt” is adopted as a new case type, with the object of solving that kind of problems. Article 107 of The Civil Procedure Law says that, if it is impossible to expect the exact and precise determination of the worth or amount of debt in the case date by the creditor or if it is impossible to accomplish that; the creditor is allowed to sue an unestimable action of debt with determining the legal affair and minimum worth or amount. In our article, it will be discussed, if it is possible to sue an unestimable action of debt for the damages and credits of employee. On the other hand, we explain the partial case with regard to credits of employee. Focusing on the objection of amendment of lapse of time against to putting forward to partial case while the present case and an unestimable action of debt will be examined in our study according to whether the statute of limitations applies to appeal against amendment .

Keywords: The Civil Procedure Law No. 6100, Credits of Employee, Unestimable Action of Debt, Partial Case , Amendment , Lapse of Time

 

 

_________________________

*Kayseri Barosu; Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi

            GİRİŞ

            01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun getirdiği yeniliklerden biri 107.madde ile düzenlenen “Belirsiz Alacak Davasıdır”.

            6100 sayılı HMK çerçevesinde ve özellikle işçi alacakları yönünden belirsiz alacak davasının açılıp açılamayacağı hususunda gerek doktrinde gerekse Yargıtay daireleri arasında farklı görüşler ortaya konmuş olup, bu problem göz önünde tutulduğunda söz konusu dava türünün işçi alacakları bakımından uygulanabilirliği bağlamında bazı tereddütler hasıl olmuş ve uygulamada da bu tereddütler devam etmektedir.

            Bu nedenle özellikle işçi alacakları bakımından açılacak davalarının bu yeni dava türüne uygun olarak açılmasının gerekip gerekmediği değerlendirilmelidir. Bu itibarla öncelikle 6100 sayılı Kanunda yer alan, belirsiz alacak davasının incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca halen mevzuatta yeri bulunan ve uygulanan kısmi davanın da incelenmesi ve bu dava türünün belirsiz alacak davası ile karşılaştırılması gerekmektedir.

            İşçi alacaklarına ilişkin olarak açılan belirsiz alacak davası veya kısmi dava söz konusu olduğunda, açılan bu davalara ilişkin yargılamalar devam ederken işçi tarafından alacak miktarının artırılması amacıyla yapılan ve usulü işlem olan ıslah ile artırılan alacak miktarlarının zamanaşımı itirazıyla karşılaşıp karşılaşmayacağı ve davanın ilk açılmasıyla alacak miktarlarına ilişkin zamanaşımı sürelerinin kesilip kesilmediği konusu bakımından Yargıtay ilgili daireleri arasında görüş birliği bulunmamaktadır.Bu nedenle bu hususun da incelenmesi ve açıklığa kavuşturulması çalışmamızda amaçlanmaktadır.

          I- BELİRSİZ ALACAK DAVASI (HMK. Madde.107 )

            Bilindiği gibi, dava dilekçesinin içeriğinde bulunması gereken hususlardan biri de “açık bir şekilde talep sonucu” dur. Talebin açık bir şekilde yazılmasının nedeni, hakimin, tarafın talebini tam olarak anlaması ve buna bağlı olarak doğru karar vermesi; farklı bir anlatımla, talepten başka bir şeye veya fazlasına karar verememesidir[2]. Ayrıca talep sonucunun açıkça yazılmasının önemi, davalının hukuki dinlenilme hakkını kullanabilmesi, daha iyi, daha doğru ve isabetli savunma yapabilmesidir[4]. Bu nedenle de talep sonucunu tam tespit edemeyen davacının bazı haklardan yoksun kalması yanında, davanın kısmi olsa da reddi halinde mahkeme masraflarına ve vekalet ücretine mahkum olması söz konusu olmaktadır.

            Bu çerçevede hukukumuza yeni giren belirsiz alacak davası,  Almanya ve İsviçre  Usul Hukuku uygulamasından kaynaklı olarak HMK’da kabul edilmiştir[6]. Kanunun açık hükmüne göre bu tür davalara “Belirsiz Alacak Davası” denilmektedir.

Belirsiz alacak davası, mahkemeden istenilen hukuki korumaya göre kural olarak bir eda davasıdır. Eda davalarında olduğu gibi belirsiz alacak davasıyla da davacı, davalının bir şeyi vermeye veya bir şey yapmaya mahkum edilmesini isteyecektir. Bir şeyi yapmama borcu, belirsiz alacak davasının konusunu teşkil etmez.Belirsiz alacak davasının konusu para olduğu takdirde, davacı davalının parayı ödemeye mahkum edilmesine; para alacağı dışındaki alacaklar bakımından ise bir şeyi vermeye ya da yapmaya mahkum edilmesini isteyecektir[8].

Bu düzenleme ile açıkça talep sonucunun, davanın açıldığı anda belirli olması gerektiği kuralından vazgeçilmektedir.  Gerçi dava dilekçesinde talep sonucu olarak asgari bir miktarın belirtilmesi zorunludur, ancak dava açıldığında alacağın asıl ve tüm miktarı henüz belli olmamasına rağmen, zamanaşımı bütün alacak için kesilmektedir. İşte bu yönü ile belirsiz alacak davası kısmi davadan ayrılmaktadır, çünkü kısmi davada dava edilmeyen bakiye için zamanaşımı süresi işlemeye devam edecektir[10]. Yalnız şu husus unutulmamalıdır ki, belirsiz alacak davası, 01.10.2011 Tarihinde yürürlüğe giren HMK ile kabul edilmiş olduğundan, HMK’nın yürürlüğe girmesinden önce açılan bir davanın, belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi söz konusu olamaz[12].

Belirsiz alacak davasının daha iyi anlaşılabilmesi için HMK 109. maddede düzenlenen “Kısmi Dava” ya da değinmekte fayda vardır.

II- KISMİ DAVA (HMK. Madde.109)

            Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi için alacağının tümünün aynı hukuki ilişkiden (örneğin iş sözleşmesinden)  doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir[14]. Bir davanın tam dava mı yoksa kısmi dava mı olduğu, dava dilekçesinin talep sonucundan anlaşılır. Eğer açılan davanın talep sonucunda davanın kısmi dava olduğu açıkça belirtilmiş veya “fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu” gibi ifade belirtilmişse açılan dava tam dava değil, kısmi davadır[15].

            Fakat fazlaya ilişkin haklar saklı tutulsa dahi dava dilekçesindeki taleplerin tek tek incelenmesi gerektiği, eğer alacak belirlenebilir ise yeniden ek dava açılamayacağı Yargıtay tarafından belirtilmektedir